Türk asker siyaset ve devlet adamı. “Kel Ali” lakabı ile anılır. I. Dünya Savaşı’nda çeşitli cephelerde savaşmış bir subaydır. İzmir’in işgalinden sonra Kurtuluş Savaşı’nın askeri anlamda “ilk kurşununu atan” kişi olarak kabul edilmiştir.Bayındırlık Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı görevlerinde bulunmuş bir siyasetçidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Ulaştırma Bakanı’dır. Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda, TBMM I. II., III., IV., V., VI., VII. dönemlerde meclis üyesi olarak yer aldı. Hukukçu olmamasına rağmen ikinci dönem Ankara İstiklal Mahkemesi başkanlığını yaptı. İzmir suikastı, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası davası gibi önemli davalara baktı. Bayındırlık Bakanlığı sırasında Ankara’daki resmi dairelerin çoğunu yaptırdı. Ulaştırma bakanlığı sırasında demiryolu politikasının savunucusu oldu. Ankara İstiklal Mahkemesi başkanlığı görevinde İskilipli Mehmed Âtıf Hoca’nın idam kararını vermiştir.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org.
Tıbbiye’de Türk Ocaklarının temelini atan ekip içinde yer aldı. I. Dünya Savaşı’ndan sonra yerleştiği Emet’te, Emet Müdafa-i Vatan Cemiyeti’ni kurdu. Bölgedeki çeteler ve dağ eşkıyasını toplayarak Emet Milli Müfrezesi’ni oluşturmuştu. İstiklal madalyası sahibidir. Milli Mücadele’den sonra yerleştiği Ayvalık’ın sosyal , ekonomik, kültürel kalkınmasında büyük emeği geçti. Doktorluk, CHF ilçe başkanlığı, Türk Ocağı şube başkanlığı, Halkevi başkanlığı üstlendi. Prina yağı fabrikası işletti ve pek çok hayır hizmeti verdi.
Kaynak:https://tr.wikipedia.org
“Tüm nesnelere sevgiyle yaklaşan ressam” olarak nitelenir. Naif özellikler de taşıyan figuratif bir anlayışla gerçekleştirdiği toplumsal içerikli yapıtlarıyla tanınan Türk ressam. 1924’te Ayvalık’ta doğan Günsür 1942’de girdiği Güzel Sanatlar Akademisi’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisi oldu. Öğrenciliği sırasında 10’lar Grubu’nun kurucuları arasında yer alan Günsür 1948’de Fransız hükümetinden aldığı bursla Paris’e gitti. André Lhote ve Fernand Léger atölyelerinde çalıştı.
O zamana değin sürdürdüğü izlenimci resim anlayışını, Picasso, Léger ve Matisse’nin yanı sıra, yeni tanıdığı Afrika sanatının da etkisiyle değiştirdi, yarı soyut anlayışa yöneldi. 1952’de yurda dönen Günsür 1954-1958 yılları arasında Karadeniz Ereğlisi’nde resim öğretmenliği yaptı, daha sonra çalışmalarını bağımsız olarak İstanbul’da sürdürdü. 1961’de gerçekleştirdiği “Gökyüzü” adlı yapıtı 1963’teki 24. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde birincilik ödülü aldı. 1972’de Milliyet Sanat dergisi tarafından “Yılın Resim Sanatçısı” seçildi. 1973’te düzenlenen Cumhuriyet’in 50. Yılı Resim-Heykel Yarışması’nda, Atatürk ve Cumhuriyet Ödülü’nü kazandı.
1950’lerde figüratif-dışavurumculuk bir anlayışla maden işçilerinin yaşamını konu alan resimler gerçekleştiren Günsür 1960’lardan sonra kent yaşamı ve sorunların ayöneldi, “Köylü Aile” (1977), “Göç” (1979) gibi yapıtlarında dramatik yönü ağır basan bir resim anlayışı sergiledi. Kent ve kıyı görünümlerini, lunapark ve bayramlarini betimlediği “Panayır” (1982), “Büyükdere’den” (1979), “Denize İnen Sokak” (1979) gibi yapıtlarında ise şiirsel bir anlatıma ağırlık verdi. Nedim Günsür 13 Kasım 1994’de İzmir’de öldü. Yazar ve reklamcı Mehmet Günsür’ün babası, oyuncu Yazgülü Günsür’ün dedesidir.
Kaynak:https://tr.wikipedia.org
Afrika asıllı Türk mermer ustası, yazar ve aktivist. Olpak’ın ataları bugün Kenya topraklarında bulunan Kikuyu kabilesindendir.1890 yıllarında Girit’e köle olarak getirilmiş, Resmo’da satılmıştır. Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesinden sonra aile Ayvalık’a yerleşmiştir.
Olpak askerlikten sonra Sevgi adında bir Türk kadınla evlendi.Çiftin Özgür ve Zeynep adlarında iki çocukları vardır. Olpak 2006’da Afrikalılar Kültür ve Dayanışma Derneği’ni kurdu.Açılış törenine UNESCO Köle Yolu Projesi başkanı Ali Moussa Iye katıldı.
Arap Kızı Camdan Bakıyor(İngilizce Baa Baa Black Girl olarak vizyona giren)adlı film, büyükbabasının Türk bir ailece satın alınmasını, Cumhuriyet döneminden sonra İstanbul’a taşınmalarını konu alıyor.Ekim 2016’da hayatını kaybetti.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org
İzmir, İstanbul ve Ayvalık’ta gazetecilik yaptı. Edebi yaşamına Çağdaş Yunan edebiyatı çevirileriyle başladı. Önce kısa hikâye ve şiir, sonrasında çocuk kitapları ve roman çevirileri yaptı. Ayvalık’ta, ancak sekiz ay yaşatabildiği bir gazete çıkardı. 1963’te Geylan Kitabevi‘ni kurdu. 33 yıl aralıksız kitapçılık yaptıktan sonra, yazabilmek ve çevirebilmek amacıyla emekli oldu.
‘Ayvalık’ı Geziyorum’ adlı turizm tanıtım kitabı başta olmak üzere çeşitli romanlarıyla tanınan, Yunanca çevirmenlik de yapan Ahmet Yorulmaz 27 Mart 2014 günü eşi Işık Yorulmaz’ı (76) kaybetti. Yaklaşık 3 yıl önce eşiyle taşındığı Gömeç ilçesine bağlı Dursunlu köyündeki evine geri dönen Ahmet Yorulmaz 31 Mart 2014 günü fenalaştı ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org